korkunç günler... bunu söylerken daha etkili olabilecek kelime bulamıyorum. ki ben kendi hayatımdaki karanlıkları betimlemede başarılı biriyim. ama şu son 1 senede olan biten şeyi anlatmaya gücüm yetmiyor. tek hissettiğim sürekli huzursuzluk
sizin mabel matiz'e bela çıkarmak değil alan açmanız, sahiplenmeniz lazım. kocaman bir sirke dönmüş memlekette buraya ait olmayı, burayı sevmeyi, her şeye rağmen burada kalıp bir şeyler üretmeyi kendine dert edinmiş biri... sevgisi çıkardan doğmuyor
kurtlar vadisi’nin 87. bölümünde polat birden halep’te uyanıyor. otelin lobisine indiğinde televizyonda bir maç var. ben böyle şeylerde maç görünce hemen hangi maçtı diye kuduruyorum ve araştırıyorum
kargayla papağan beraber yaratılmış... 5 dakika sonra papağan demiş ki bu ne çirkinlik ben kendimi hiç beğenmedim... sonra allah demiş tamam seni baştan yaratıyorum... papağanı güzelleştirmiş... şimdi bütün papağanlar kafeslerde tutsak, kargalar ise özgürce uçuyor...
mete'nin babası metin gazoz bizim ortaokulda beden hocamızdı. adam bi gün derse yay ve hedef tahtası getirdi. monolitin etrafına toplaşan maymunlar gibi vaaaovv bu ne ya deyip duruyoduk. sonra herkes futbol oynamaya gitti tabii
bonibonlar iyice azaldı 10 tane falan çıkıyor kutulardan bu marketçiler yiyip kapaklarini kapatiyor olabilir mi acaba?? kapaklarda güvenlik önlemi sıfır...
corona virüsüyle ilgili şu an şaka yapmak serbest. yarın öbür gün türkiye'de bir iki kişi yere düşüp ölünce şakayı yaptırmazlar canınıza okurlar. burada herkesin kafasında bi özgürlük tanımı var, işine hangisi geliyosa ayarını hemen değiştiriyor
manitanla birbirinin hem sevgilisi hem en yakın arkadası hem dertlestiği akıl aldığı hem de karşılıklı nazını çektigi kişi olmak... benim icin iliskinin zirvesi budur kim ne derse desin
Johnny Depp, uzaklaştırma kararı aldıktan sonra kendisine sarılmak isteyen Amber Heard’e şöyle demiş:
“Senin için ben bir hiçim ve öyle kalacağım. Birbirimizi bir daha görmeyeceğiz. Gözlerime bakmayı seviyorsun öyle mi? Bir daha asla bakamayacaksın."
Bu yüzden ona bakmıyormuş.
18 yaşındayım... sersefil bir hayat sürüyorum. bi tane kızla tanıştık. neyse buluşucaz edicez o zaman ortaköye gitmek çok popülerdi. sağdan soldan borç aldık ortaköye gittik kumpir yemeye... sonra sahile gittik denize bakıyoruz kız şey dedi ben yalıda yaşamak istiyorum
bi tane çocuk sadettin teksoy'a çıkmıştı ben reenkarnasyonum barış manço'ydum eski hayatımda diye. sonra bi çocuk da ben zeki müren'im dedi. olay öyle büyüdü ki 9-10 ay sonra bi çocuk da ben şarkıcı çelik'tim dedi ama çelik o zaman hayattaydı
ağrıdan istanbula çalişmaya gelen dökümcü hasip'in türkçe öğrenmek için kürtçe konuşmama kararı vermesi, sonrasinda da türkçe öğrenemeyip kürtçeyi de unutması ve sıfır dille yaşamına devam etmesi
belli belirsiz sınıflara gelip çöp kutularına tepeden ayakla baskı uygulayıp sınıftan çıkan hademeler vardı. bu evrensel bir figür müydü yoksa benim çocukluğumun karanlık bir anısı mı?
trt duyuru yaptığı günden beri spikerlerle ilgili tepkisini dile getiriyor insanlar. bugün haklı çıkmalarını geçtim dünyanın en anlamsız propagandasına maruz kaldık. bu ne saçmalıktı böyle?
yaşlı insanların çoğu 40-50 sene çalışıp elinde hiçbir şey olmayan insanlar. belli bir güvenceleri yok haftada 2 kez hastanelere gidip geliyorlar. ülkenin bi köşesinde yaşayıp inandıklar her neyse onunla mezara gitmek istiyorlar
Cumhurbaşkanımızla defalarca görüşen biri olarak ben açıkçası bu soruların sorulmasına çok şaşırmadım. İnsanlarda oluşan yanlış bir algı var. Ancak verdiği cevapları ben de merak ediyorum. Akşam 9’u bekleyeceğiz. 🙂🇹🇷