"LexiQamus bunun en iyi örneği"
Edhem Eldem hocam kısa bir süre önce katıldığı bir söyleşide dijital beşeri bilimler alanında çıkan uygulamalardan bahsederken böyle söylüyor.
Geçen birisi anlattı. Bir vakit dilinde his kaybı olmuş. Yaklaşık bir hafta içinde peltek konuşmaya başlamış. Sonra doktora gidiyorlar. Meğerse, beyinde o kasları yöneten kısımda bir problem meydana gelmiş. Doktor sol kulağının arka tarafından beyne girmiş ve tedavi etmiş.
Benim gibi alt-orta sınıf ailelerden gelenlere sesleniyorum. Kesinlikle, tarih, edebiyat, sosyoloji, felsefe gibi bir bölüm okumayın. Aç insandan kimseye hayır gelmez. Muhakkak iş bulma ihtimali yüksek olan, sizi meslek sahibi yapacak bir bölüm seçin.
Tekraren söylüyorum. Dünya çapında çok iyi okullardan iki lisans, iki yüksek lisans, bir doktora diplomam var.
Hepsini topla, bir hekimin diploması etmez.
Benim maaşımın üç katını bu insanlara vermemek zulümdür.
Bu zulmü, insanlar kaldırsa, yer, gök, kainat kaldıramaz.
Sen daha kurbanda hayvanın antrikotunu bonfilesinden ayıramıyorsun. Bu kadınlar, adamlar, mikroskobik ayrıntılara hakimler ve hayatlarımıza mucizevi dokunuşlar yapıyorlar..
Allahım, bu kadar açık bir hakikati, neden sürekli anlatmak zorunda kalıyorum ki.. İçim bayıldı artık🤦♂️
Afedersiniz ama, Coğrafya dersinde tundra ormanlarındaki nebatatın çeşitlerini anlatmakla, yahut bir süre eğitim alıp polislik, askerlik yapmakla şu bilgi birikimi, maharet ve insan hayatına katkı nasıl mukayese edilebilir.
Gepegenç insan dilini kaybedecek. Beyin cerrahı devreye giriyor, kafasını yarıyor, arızayı gideriyor, kapatıyor, dil eski haline geri geliyor.
Pardon da, insan, asker, polis, öğretmen, doktor diye saymaya haya eder.
Oğlum bugün bir yaramazlık yaptı. Sonra benden özür diledi. Otizmli bir çocuğun yerinde özür dileyebilmesi ne sevindirici bir şey.
İlk defa oluyor.
Ne kadar sevindim, anlatamam.
Yabancı dil sınavı olarak YDS zor geldiği için, ki kesinlikle yeterli değildi, daha hafifi olan YÖKDİL'i ihdas edip, sonra da profesörlük için bu sınavdan 55 alınmasını yeterli bulan ve böylece bu önemli bilimsel ünvanı ayağa düşüren batılılar değil doğululardır.
Oğlum Edib Safa bugün tırnağını kendisi kesmiş. Öğretmeni otizmli bir öğrencisinin bunu yapabildiğine ilk defa şahit olduğunu söylemiş.
Bugün mutluyum.
Bugün inşaatta bir kalıpçı ustası 38.000 TL net maaş alıyormuş. Kalıpçılık öğrenin, tornacılık öğrenin. Keresteden masa yapmayı öğrenin. Binlerce dolara satıyorlar. Hayatta kaldıktan sonra çok heves ediyorsanız maddi karşılığı olmayan o bölümleri okursunuz.
Ben akademisyen olarak hekimlerin mesleğinin benimkinden kıymetli olduğunu gocunmadan teslim ediyorum. Bizim işimiz değersiz değil, onlarınki çok değerli. İster kabul edelim, ister etmeyelim bu böyle. Ama bence kabul edelim. Zira sonuç değişmiyor.
Şu an Zeynep Kamil'de bebek yeğenim yatıyor. Dört beş gün oldu. Umarız yarın çıkacak. Minnacık bebeği iyileştirmek için didinen hekimlerimize müteşekkiriz.
Zekaları tartışılmayacak arkadaşlarım dört beş sene önce ev almanın mantıklı olmadığını, kira ödeyerek daha iyi evlerde yaşanabileceğini söylüyorlardı. Son zamanlarda yaşadıklarımız hepimizi acı gerçeklerle yüzleştirdi sanırım.
Özetle uçamayız, ayaklarımız hep yerde olmalı.
Beşeri bilimler bütün dünyada kafa üstü gidiyor. Mesele ciddi. Orta sınıf ailelerin de bu hususta bilinçli olmasında fayda var. Temel bilimlere çocukları yönlendirmeyin, hayatlarını yakarsınız.
Akşam babamın nefes borusuna bir cisim kaçmış. Geceyi önce Ümraniye, sonra Yedikulede geçirdik. Babamızın canını kurtaran fedakar doktorlara minnettarız. Hakları ödenmez. Duyar duymaz gelip bizzat hastaneye götüren, Ümraniye'de ilk müdahaleyi yapan, sonra cihaz yetersizliği…
Tıp doktorlarının maaşı, hiç abartısız söylüyorum, asgari 25 bin TL olmalı.
Diğer meslek sahipleri hemen çıkıp biz de çok yoruluyoruz filan demesinler.
Bu öyle bir şey değil arkadaşlar.
Bir öğretmen, bir polis, bir akademisyen, bir mülki amir kendisini hekimle bir tutmamalı.
Ciddi cari açıklar veren, ekonomisi, siyaseti, sportif başarısı vs. çok dalgalı bir ülkede yaşadığımızın farkında olmak durumundayız. Bugün işler iyi gidebilir, yarın bozulmayacağını kimse garanti edemez.
Gerekirse her gün yazacağım. Hekimlerin maddeten müreffeh durumda olmaları gerekiyor. Göğüs cerrahı, "burası anayol üstünde, habire kaza oluyor. Ben gitmezsem, hasta ölecek" diyor. Giderlerse öleceğiz. Ve bu parayı biz vermezsek, Irak, Arnavutluk gibi ülkeler bile veriyor.
Hekimler okul döneminde daha çok çalıştıkları, daha çok yoruldukları, daha başarılı oldukları için daha fazla maaşı hak ediyor değiller.
Dünyada en fazla talep gören hizmeti verebilen çok az sayıda kişi oldukları için yüksek geliri hak ediyorlar.
Ne her meslek kutsaldır, ne her meslek birbiriyle aynıdır. Bu saçma romantizme karnım tok. Yazılım mühendislerini 10 bin TL'ye çalıştırmayı bir deneyin de görelim her meslek aynı mıymış, farklı mıymış.
Soruyorum..
Bizim çocuğumuz otizmli diye biz bir suç mu işledik?
Otizmli bir çocuğun ebeveyniyiz diye bir kebair mi irtikap ettik?
Bunların hiçbirini yapmadık, madem neden bizim gibi ailelere mevcut muamele reva görülüyor?
Hekimleri sevmeyebilirsiniz hatta nefret de edebilirsiniz. Ben de hepsine bayılmıyorum. Ama kısa bir süreliğine de olsa rasyonel olalım. Eğer bu ilişkiyi bir müsabaka olarak düşünüyorsanız bu insanların avantajları çok fazla. En sevdiğimizin, canımızın, dertleriyle uğraşıyorlar.
Grevden dolayı mağdur olduğunu söyleyenlerin yapacağı şey o açık. Hekimlerin grevine destek verecekler. Başta yaşam hakları olmak üzere, bütün hakları ve itibarlarının iade edilmesi için taraf olacaklar. Böylece grev bitecek ve eskisinden daha güzel hizmet alacaklar.
İlk master tezimi yazabilmek için 1918 - 23 arası İstanbul'un işgal döneminin neredeyse gün gün tarihini çıkardım. Bir excel dosyasına girdim. Bir ara yayınlayayım bari de insanlığa bir katkımız olsun. Olmadığı için yapmak zorunda kalmıştım.
Doktorlara yalakalık yaptığımı söyleyenler olmuş. İnsana garip geliyor değil mi, adam doktor değil, ailesinden doktor hiç kimse yok, o zaman nedir bu?..
Buna sanırım bir cevap vermem lazım.
Değerli arkadaşlar, benim çok hastam oldu ve doktorların katkıları inanılmazdı.
Doktor dostlarıma acizane tavsiye. Süresiz iş bırakın. Acilde de sadece gerçek acillere bakın. Orayı da boşaltın.
"Kulağım kaşınıyor, içime fenalık geliyor" filan diyenlere bakmayın.
Grevi sürdürün.
Haklarınızı alıncaya kadar.
Yaklaşık 20 senedir İngilizce makale/kitap koyuyorum. Okuma tarzımda zaman zaman değişiklikler yaptım. Bir ay kadar önce keşfettiğim son usulümü sizlerle büyük bir heyecanla paylaşmak istiyorum.
Tezde ilerleyemiyorum diyenler, sizin azıcık moralinizi bozayım. İSAM'a bir gidin, şunu göreceksiniz. Herkes çalışıyor, ve çoğu kişi makul sürelerde tezlerini bitiriyor.
Sabah bir başlıyorlar. Nefeslerini dahi tutuyorlar, akşama kadar bir yandan okuyor, bir yandan yazıyorlar.
Arslan, kaplan, leopar, çita gibi kedigiller avlarının önce boğazlarına saldırıyorlar, öldürüyorlar. Av öldükten sonra yemeye başlıyorlar. Sırtlanlar ve vahşi Afrika köpekleri ise böyle yapmıyor. Onlar avı canlı canlı yiyorlar.
Zannediliyor ki hükümetler hekim maaşlarını canları nasıl arzu ediyorsa o şekilde düzenleyebilir. Kendisine bir maaş ve diğer haklarla ilgili bir taahhütte bulunulmayan hekim de bu şartlara razı olmak zorunda.
Külliyyen yanlış bir bakış açısı.
Oğlumun otizm tanısı 4 yaşında kondu. O sırada konuşma neredeyse yoktu. Şu an 9 yaşında. Epey mesafe aldık. İfade edici dili çok gelişti. Okuma, yazma öğrendi. Org çalıyor. Göz teması gözle görülür şekilde ilerledi. Sosyalleşmede de epey mesafe aldık.
İstanbul'da sarı taksileri Yeniçeri Ocağını kaldırır gibi kaldırmak lazım. Sultan Mahmud-ı Sani'nin kabrini ziyaret edip ruhuna fatihalar okumalı ve o mübarek günü her sene millet olarak kutlamalı, ders kitaplarına bu konuyla ilgili bir bölüm eklemeliyiz.
İlgili soruya 0 ver, tamam da, kağıdın tamamına nasıl 0 verdin? Böyle keyfilik olur mu? Bir de hiç utanmadan, milletin içinde paylaşıyor. Hukuk profesörümüz böyle. Bunu yaparken kendini bir de medeni, batılı filan hissetmesi.. 🤦♂️
Son zamanlarda Boğaziçine birkaç sefer gittim. Güney meydanın kapısını karşınıza aldığınızda sağ tarafta Bebek'e inen yokuşun hemen başında polisler nöbet tutuyor. Birinin eli sürekli tüfeğin tetiğinde.. Bu manzara her seferinde beni öyle kahrediyor ki anlatamam 😔
Bu sınavdan bu puanla geçen kişi ne okuduğunu ne duyduğunu anlayabilir, ne yazabilir ne konuşabilir.
Bunu adı vasatlığı kurumsallaştırmaktır ve sorumlusu dışarıda değildir.
Bu eylemin faili Türklerdir, biziz.
Yirmili yaşlarımda böyle sözlerden etkilenirdim. Sonra anladım ki kendi günahlarımızı gizlemekten öte bir işlevi olmayan zayıf batı eleştirilerinden başka bir şey değillermiş. Kimseyi üzmek istemem ama tarif ettiğiniz gibi bir canavar yok. Kendimizi kandırmanın ise faydası yok.
Kapitalizmin'in insanlık, özgürlük, hak-hukuk, adalet vb. konulu tüm şarkıları,
modernizmin metafiziğinde gömülü, kendi-olmayana
karşı derin ve yıkıcı bir nefreti örtmek için bestelenmiştir.
Çünkü kendi-olmayanı mahrum ederek üleştirmeksizin biriktiren insânî yani âdil olamaz.
"Doktor benden az kazanıyor" diye sen yine sevin de, şunu da bil. Bu sevincinin kaynağı kafanın çalışmaması, açık söyleyeyim, menfaatini dahi düşünemeyecek kadar ahmak olman.
Vatandaş zeki olur, ebleh olur, normal; ama devletin belli bir rasyonel seviyede olmasını bekliyoruz.
Kuzenimin kuzeni Sena Gönen ve eşi Göktuğ Gönen Nurbike Apartmanında.
Kendilerinden hala haber alınamıyor.
Binanın alt katları çökmüş.
Lütfen Yardım!!!
Boğaziçi Üniversitesinde yapılan operasyonun karargahı ve koçbaşı olmayı tercih ettiği için, 19 sene önce, kurulduğu sene üyesi olduğum BURA derneğinden bir süre evvel e-devlet üzerinden ayrıldım.
Babama Nisan ayında lenf kanseri teşhisi konmuştu. O günden bugüne 12 seans kemoterapi gördü. Altıncısından sonra tümörlerin nerdeyse tamamen kaybolduğunu söyledi doktorlar. Son seans geçen hafta idi. Şimdi neticeyi elimiz böğrümüzde ama umutla bekliyoruz. Dua istirham ederiz.
Cüneyt Özdemir'e Hatay'dan bağlandı bir kadın. Terkedildik diyor. Binlerce insan öldü. Bir koca site olduğu gibi çöktü diyor. Açız diyor. Hıçkıra hıçkıra ağlıyor. Bizi bırakmayın diyor..😢
Bu nedir Allahım..
Üstüne para versen tıbbı okuyup bitiremeyecek adamlar "sizi devlet okuttu" diyorlar.
Hadi seni sıfır netle soksunlar bir tıp fakültesine. 6 yıl değil 36 yıl süre versinler, yine mezun olamazsın.
Çünkü tembelsin ve kafan yeteri kadar çalışmıyor.
Biz 21. yüzyılda modern bir ülkede yaşanan bu cinayetleri asla normalleştirmeyeceğiz.
Bu vahşetin devam etmesi için aktif gayret gösterenlerle de müzakere değil mücadele edeceğiz.
Mezun olduğum için üniversite emailim kapanacak, bu yüzden eski mesajları yedeklerken fark ettim. Tez hocam Prof. Claire Sutherland ile aramızda 390 email gitmiş gelmiş. Bütün bu yazışma 14 ay içinde gerçekleşmiş. Ortalama her güne bir email düşüyor.
Tez hocaları ibret almalı.
Adamlar ciddi ciddi "böyle depremde bu kadar insan ölür. Almanya'da da, Japonya'da olsa yine ölürdü. Tedbir alınsaydı yine ölürdü" safsatasına bizi ikna etmeye çalışıyor.
Hem akıldan hem merhametten yoksunlar.
Hangisi daha fazla bilmiyorum.
Şöyle mention'lar geliyor.. Efendim düşünce üretmeyi, sosyal bilim yapmayı zenginlere mi bırakalım?
Güzel kardeşim, karnın aç diyorum aç. Çocuğunun istediği en ucuz oyuncağı alırken iki kere düşünüyorsun. Masada biri hesabı öderse derin bir oh çekiyorsun.
Halam ve ailesinden güzel haber aldık. Kuzenim Ayşe Kübra Özşahin babamı aradı. İlk depremde kaçıp yakınlarındaki tek katlı bir kafeye sığınmışlar. Elektrik yokmuş. O yüzden telefonları şarj edememişler. Şu an bir arabadan şarj ediyormuş. Su da yokmuş. Çorba dağıtılıyormuş.
Lise 1 sonunda bölüm seçimi yapılıyor. Sayısal, eşit ağırlık ve sözel. Ben eşit ağırlığı seçtim, arkadaşlarım şaşırdı, zira sayısal derslerde başarılı idim. 16 yaşında neyin idealizmini yapıyorsak artık.. Lise 2 ve 3'te bu şekilde devam ettim.
Ne derseniz deyin, manzara budur.
Özetle ister gönüllü, ister gönülsüz, hak ettiklerinin verilmesine taraftar olmak zorundayız. Hatta onlar mücadele etmese, biz etmeliyiz.
Bu hepimizin menfaatine, samimi söylüyorum.
Bu bir lütuf filan değil. O yüksek maaşların verilmesine, can güvenliklerinin sağlanmasına, itibarlarının iade edilmesine hekimlerden önce biz muhtacız. Devlet de biz de bu meselede lütufta bulunacak makamda filan değiliz.
Kiranın 15 bin TL olduğu yerde 20 bin TL maaştan şikayet edene şükürsüz diyen net şerefsizdir.
Zira şerefli bir yaşam için asgari bir miktar para gerekir.
Bunu söylemek çok ayıp biliyorum ama, evet, para gerekir.
Sosyoloji hocalarıma biraz ihanet gibi olacak ama bırakın motherhood'u, fatherhood bile constructed olmayabilir. O makaleleri okurken evladım yoktu. Şimdi var. İnsan evladını çok fena seviyor, öyle böyle değil. Dışardan gelecek gibi değil bu sevgi😊
"İnsanların haklarını verin eylem yapmasınlar" diyeceğine, "başınıza ne gelirse gelsin çalışacaksınız" diyor. Zaten deliler gibi çalışıyorlar. Bir türlü anlatamadıkları için en doğal haklarını kullanarak grev yapıyorlar.
Zulmedenin yanında hizalanmaktan başka bir şey değil bu.
Doktorlar, hemşireler, hastane personeli kendilerine yönelik şiddet eylemlerinden dolayı can güvenliği olmayan ortamlarda yaşadıklarını düşünüyor.Bu düşüncelerinde son derece haklılar.Bu konuda sağduyu hemfikir.
Lakin sağlık personeli sağlığı imha eden eylem yapamaz.
Biz ne fetih, ne fatih istiyoruz.
Demokrasi, ifade hürriyeti, bürokraside rasyonalite, yönetimde ciddiyet, kurumların özerkliği ve hukukun üstünlüğünü istiyoruz.
Sizin şirazeniz hepten kaymış. O acil durum esnasında MEB Antep'ten çadır satın alıyor, Bursa'ya götürüyor, orada meslek liseliler tarafından üretiliyor diye film çekiyor, sonra logo basıp bölgeye gönderiyor. Bunun hesabını iktidardan düşerek veremezsiniz, ben söyleyeyim.
Bakın, şu manzaranın normal olduğunu kimse bize söylemesin.
Keza şu manzarayı bizim öylece oturup seyretmemiz gerektiğini de söylemesin.
Bu vahşet yaşanırken mama vermekten filan da bahsetmeyin, kalbinizi kırarım.
Şehirlerdeki başıboş köpekler de ikinci gruptan.
Avlarını, küçük çocuk, yahut çelimsiz yaşlı, zayıf kadın, boyunlarına atılıp öldürmek yerine sürü halinde saldırmayı tercih ediyorlar.
Saldırı dört bir yandan eş zamanlı gerçekleşiyor.
Mümkünse 1 - 0 şeklinde bir hayat istiyorum. Olabildiği kadar uzun ömür. Sonra tık diye aniden gidiş. Ne kimseye eziyet vereyim, ne kendim eziyet göreyim.
Hekim meselesinde de aynı hacimde ve tonda yazmaya devam edeceğim.
Zira tek motivasyonum apaçık haksızlığa karşı çıkmak.
Önemine binaen tekrar vurgulamak istiyorum.
Hiçbir akademisyen, öğrenci yahut serbest araştırmacı maddi imkansızlık sebebiyle LexiQamus'u kullanamadığını söyleyemez. Zira kurumu abone değilse sitedeki indirim formunu doldurur. Biz istediği fiyatı hiç tartışmadan kabul ederiz.
Ve bunu genel olarak epey iyi yapıyorlar. Üstüne üstlük bu iş için çok uzun seneler istikrarlı olarak çok çalışmak gerekiyor. İş hayatına girdikten sonra da en vasıfsız kimselerden bazen daha ağır çalışma şartları altında çalışıyorlar.
Daha önce yazmıştım. Tekrar edeyim. Hekimlere verilen paranın yüz mislini verseniz, yirmi yıl da süre verseniz, sınavsız kabul etseniz, o fakülteyi dahi bitiremeyecek milyonlarca insan var şu memlekette. Çünkü yeterince çalışmıyorlar ve kafi derecede zeki değiller.
@DenizUlke
Meselenin özü nedir? Vatanında mutsuz olmasına yol açan sebepler ne? Bunları sorgulamadan, zorunda kalarak ülkesini terk eden bir kişiye bu yaklaşımınız hiç yakışık almıyor. Vergiye gelene kadar sorgulanacak yüzlerce şey var...
Fakir gençler, meslek edindirmeyen bölümlerin üniversite isimleri ve kampüslerinin iğvasına aldanmayın. Aç kalacaksınız, bir dilim kuru ekmeğe muhtaç olacaksınız. Sevdiğinizi başkaları alacak, bir aile kuramayacaksınız. Beş kişilik bekar evlerinde ömür tüketeceksiniz.
Çok hızlı karar alınacak, uçacağız kaçacağız diye başkanlığa geçtiniz. Başkanlık tam işe yarayacak, ortada yoksunuz. Depremde zaman kritik. İlk gün, hatta ilk saatler ulaşamadığın zaman zaten binlerce kişi ölüyor. Ne oldu? Bürokrasiyi mi aşamadınız da askeri göndermediniz?
Kapasiteli gençler, sakın tıp yazmayın.
Hem devletten, hem halktan kötü muamele göreceksiniz. Devamlı hakaret, dayak..
En çok siz çalışacak, en büyük katma değeri siz üreteceksiniz, ama mukayeseli olarak en az siz kazanacaksınız.
Yani özetle sürüm sürüm sürüneceksiniz.
Bir dostum aradı;
Bizim çocuk iyi puan aldı, tıp fakültesi düşünüyoruz
Gelmesi muhtemel okullardan birine gittik, konuştuğumuz doktorların hemen tamamı; aklınız varsa uzak durun deyince kafamız karıştı.
Ne dersin diye bana sordu,
Boğazım düğümlendi, konuşamadım, yutkundum..
Ders verdiğim dönemde, okuyup notladıktan sonra her öğrencinin sınav kağıdını tarar, PDF olarak kendisiyle paylaşırdım. İtirazı olursa da tekrar değerlendirir, gerekeni yapardım.
Belki bir seneden sonra ilk defa kendisi yanağından öpmemi istedi bugün. Normalde hiçbir erkeğe izin vermiyor. Sadece başından öpebiliyordum.
Dualarınız kabul olmuş olabilir mi acaba?..
Sorumluluk makamındakiler, "deprem çok sıradışıydı, hiç görülmemiş bir şeydi, dünya tarihinde ilk defa oldu" filan deyip tedbirsizlik, beceriksizlik ve acımasızlığınızı hiç sıvamaya kalkmayın. Anca öfkemizi artırıyorsunuz. Biz her şeyi ayan beyan görüyoruz.
@mehmettaligumus
Başınız sağ olsun. Dosdoğru sayıp, gerçek rakamı söyleyecek güvenilir bir devlet kurumumuz yok. Onlar bir rakam açıklayacak. Hepimiz uydurma olduğunu bileceğiz. Pandemideki fake vaka sayılarından, akıllara zarar enflasyon oranlarından biliyoruz.
Enver Paşa Sarıkamış'a askeri sürmeseydi ne olurdu.. Kimin umurunda ne olacağı.. Böbreğinde taş var ve kıvranıyorsun..
Özetle sizi temin ederim, her meslek aynı önemde filan değil.
Sosyal bilimcinin karnı tok, sırtı pek, sağlığı yerinde değilse hiçbir şey düşünemez.
Burada bazen görüyorum. Çocuk büyütmek başarı değildir filan.. Allah aşkına, ne dediğinizin farkında mısınız! Daha büyük kaç başarı vardır bilmiyorum. Bir çocuğu kendisine ve çocuğuna zarar vermeden sağ salim büyütüp yetişkinlik çağına getiren herkes madalya ile dolaşsa sezadır.
Bir video gördüm, bir adam molozların arasından cansız bir kız çocuğu bedeni çıkarıyor. Belden aşağısı yok. Haydi bu insanların canlarını kurtarmadınız, tek tek bütün cenazeler çıkarılmadan kepçeyle enkaz kaldırmak da nedir? Böyle vicdansızlık olur mu?
Bu gelişmede en önemli faktör özel eğitim bu arada. Eğitimcilerinin hakkını vermem lazım. Okumayı yazmayı da halletti çok şükür. Çıkarma bile yapıyor.
Bi de oğlum diye demiyorum, maşallah, çok yakışıklı😊
Ki o zaman ekonomi çok daha iyiydi..
Özetle, gençler ateşle oynamayın.
Dijital eğlencelere de fazla kendinizi kaptırmayın.
Hayat soğan, patates, buğday ve yağ üzerine kurulu.
Ve sokakta yatılmıyor.
Böylece prestij anlamında dünyada çıkabileceğimiz son noktaya çıkmış olduk.
Bundan sonra projeyle ilgili kendi hedeflerimize ulaşmak için çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz.
Eğer bu bir başarıysa bu başarıyı ailemin kadınlarına armağan ediyorum. Yani annem Zehra Hanım,…
2022 yılında sokakta insan türünün zayıf olanları köpekler tarafından avlanıyorsa bu enteresan bir koalisyonun müşterek gayreti sonucu ortaya çıktı.
İnsan canına pek o kadar önem vermemesiyle maruf gelenekçilerle, sekülerlerin bir kısmı el ele verdi ve cinayetler arttı.
1/n Size son günlerde iki gün arayla iki farklı ülkede köpek saldırısı sonucu ölen iki çocuğun hikayesini anlatmak istiyorum.
Çocuklardan biri İngiltere'den, diğeri ise Türkiye'den.
#K
öpekKanunuHemen
#K
öpekTerörü
Ve o noktada işler normale dönmeye başlar.
Hükümetin aklı başına gelir.
Bu dayak işini durdurur. Can güvenliğini sağlar, ücretleri olması gereken yere çıkarır, ve saire.
Özetle hekimlerin ne yaşam hakları, ne itibarları, ne ücretleri ile ilgili hiç kimsenin takdir yetkisi yok.
Hakeza, siz bir ömür doktorları dövebileceğinizi mi zannettiniz?
Hayır, dövemezsiniz. Kanunlar arkanızda dahi olsa dövemezsiniz.
Çünkü bir süre sonra bu insanlar bir bir gider. Herkes gidemez ama onlar gider.
Ve gittiklerinde arkalarında çok büyük bir boşluk bırakırlar.
Kurban kendini korumak için etrafına hamleler yapınca köpekler bir iki adım geri çekiliyorlar ama kesinlikle vaz geçmiyorlar. Sayıları çok, av da zayıf olduğu için, 5 yaşındaki bir çocuk mesela, köpeklerden biri avın bir organından, kolundan bacağından ısırmayı başarıyor.
Bugün birçok akademisyen kendi üniversite kütüphanesine LexiQamus'a abone olunması hususunda tavsiye mesajı gönderdi.
Batıdaki okulların gösterdiği ilgiyi kendi ülkemden görmüyor bu proje.
"Cerrahlar yüksek ücreti hak ediyor, pratisyenler etmiyor" diyenler,
Bir, siz hala hayatta en önemli şeyin hayat olduğunu idrak edememişsiniz. Tıp talebelerinin dahi yeri başımızın üzeridir.
İki, eğer pratisyenleri ezerseniz, uzman olacakların da heves ve cesaretini kırarsınız.
Madem bir gün bile yokluklarına tahammül edemiyorsunuz, o zaman niye haklarının verilmesi için sesinizi yükseltmiyorsunuz?
Kusura bakmayın. Ya bu insanlara güçlü bir destek vereceksiniz, ya da o çok değer verdiğiniz canınız biraz acıyacak.
Hem İzmir, hem cam kenarı olmuyor.
Yeni yöntemin şöyle faydaları oldu:
İlk olarak, beklediğimin aksine harcadığım süre artmadı.
İkinci olarak ise, çok daha az satırın altını çizdim ve bunlar gerçekten önemli idi.
İleride ne geleceği bilinmeyince, her şeyi önemli zannedebiliyoruz. Olmadığını sonra anlıyoruz.
Köpekler şu kadını canlı canlı organlarını çekiştirerek yeseydi ve biz de bunu seyretseydik, bu sorun yine çözülmezdi. Asla da çözülmeyecek.
Kuduz teşhisi konduğuna göre o kadın feci bir ölümle ölecek.
Aman ne önemi var efendim. Köpek ölmemiş, kadın ölmüş, üstüne üstlük Muşlu.
Muş’un Varto ilçesinde başıboş sokak köpeklerinin saldırısına uğrayan 79 yaşındaki kadının görüntüleri kameralara yansıdı.
Yaşlı kadına hastanede
#kuduz
teşhisi kondu
Bu işin sonunda devletin başıboş köpeklerle beraber
#SokakHayvanlar
ıSahipsizDeğil diyenleri de toplaması gerek!
Yangın oluyor, "ormandır yanar" diyorlar.
Ekonomik kriz oluyor. "Savaşan ülkelerin beş katı enflasyon oluyor. Almanya'da durum daha kötü" diyorlar.
Deprem olmuş, bunlar arazi. Japonya daha kötüymüş diyorlar.
Hayırdır arkadaşlar, ismet sıfatınız var da bize mi söylemiyorsunuz?